Kompleks Projelerde Dijital Ekosistem: Üretici Perspektifi
İnsanların bir süper gücü olabilseydi ve bir araya gelip bu gücün ne olacağına karar verselerdi bu ne olurdu? Noah Harari’nin bilinen anlatımını basitleştirdiği Durdurulamayan İnsanlık kitabında, insanlığın süper gücü olarak tanımladığı şey akla ilk gelen şeylerden biri değil; insan türünü yeryüzünde bu kadar güçlü ve hakim duruma getiren şey, var olmayan şeyleri hayal etme ve her türlü kurgusal hikaye anlatma becerimiz. ****Bu güç, binlerce yıllık insanlık tarihinde mitlerden hikayelere, medeniyet kurallarından teknolojik yeniliklere kadar her şeyi şekillendirdi. Harari, her ne kadar bu gücün çeşitli yıkımlara yol açtığından bahsetse de, biz bu yazıda olumlu taraflarına odaklanacağız. Ancak bu şekilde geleceği inşa edeceğimiz yolları inceleyebilir ve gelişimimize pozitif katkı sağlayabiliriz.
Bugün, dijital inşaat teknolojilerinin gelişimi tam olarak hayal gücüyle şekilleniyor. BIM, dijital ikizler ve yapay zeka gibi araçlar, fiziksel olarak henüz var olmayan yapıları tasarlamamıza ve onları gerçeklikte hayata geçirmeden önce detaylıca analiz etmemize olanak tanıyor. Tabii ki tarih boyunca süregelen bilgi birikimi, mühendislik prensipleri ve yöntemler de teknolojiyle birlikte herkesin erişimine açılıyor ve projeleri her zamankinden daha planlı ve kaliteli yönetmemizi sağlıyor. Bu sayede her zamankinden daha kompleks, daha devasa veya göze muhteşem gelen mimarlık ve mühendislik eserlerini üretmemiz mümkün hale geldi.
Özellikle havalimanı, sağlık kompleksi, üretim tesisleri veya büyük ölçekli konut projeleri gibi kompleks projelerdeki süreçlerin dijitalleştirilmesi, bu projelerin başarılı bir şekilde üretilip kullanılması için son derece önemli. Bunun gerçekleşebilmesi de projeye dahil olan tüm tarafların bu sürece katkı sağlamasıyla mümkün olabilir.
Projeye dahil olan tarafların; mimarlar, mühendislik ve yönetim danışmanları, yükleniciler ve tedarikçiler, belirlenen dijital süreçlere sadık kalarak entegre olmaları büyük bir öneme sahiptir. Bunun tam anlamıyla başarılabilmesi, yalnızca alanında uzman şirketlerin içlerinde dijital dönüşüm süreçlerini tamamlamış veya bu yönde önemli adımlar atmış olmalarıyla mümkün olabilir. Artık büyük projelere katılabilmek için, özelleşmiş tedarikçilerin belirli standartları karşılaması ve dijital süreçlere uyum sağlayabileceklerini kanıtlamaları gerekmektedir.
BIM veya dijitalleşme süreçlerini özetlemek amacıyla oluşturduğum bu grafikte, özellikle karmaşık projelerde özelleşmiş tedarikçilerin süreçlere nasıl dahil olduğunu ve dijital araçların entegrasyonunun nasıl sağlandığını göstermeye çalıştım. Görselde, proje sürecinin dört ana faza ayrıldığını görebilirsiniz. Her bir fazda süreçlerin nasıl işlediğine bakacağız.
Faz-1: BIM Yönetimi İlk fazda, proje başından itibaren BIM yönetimi temel bir bileşendir. Burada, tasarım ve mühendislik süreçleriyle entegrasyon başlar. BIM Entegrasyonu, tasarım aşamasında dijital kalite kontrolü (QA/QC) ve proje yönetimini içerir. Bu süreçte, yazılım araçlarıyla modelleme desteği sağlanır ve tasarımın gerçek dünya koşullarına nasıl uyum sağlayacağına dair analizler yapılır. İleri düzeyde modelleme desteği için Revit ve Inventor gibi araçlar kullanılırken, disiplinler arası koordinasyon da bu aşamada önemlidir. Tasarımdaki potansiyel çakışmaların ve hataların önceden tespit edilmesi sağlanır. Ayrıca, tasarım otomasyonu ve kalite yönetimi gibi süreçler dijital ortamda yönetilir, böylece verimlilik artırılır ve hata oranı düşürülür. Bu aşama, tüm sürecin temellerini atarak sonraki fazlara güçlü bir dijital altyapı sağlar.
Faz-2: Tasarım ve Malzeme Onayı İkinci fazda, tasarım ve malzeme onayı süreci başlar. Bu aşama, uygulama modelleri ve çizimlerinin onayı, malzeme uyumluluğu ve fiziksel model onayları gibi işlemleri içerir. Tasarımlar tamamlandıktan sonra, bu belgeler dijital ortamda gözden geçirilir ve onay süreçleri hızlandırılır. Autodesk Construction Cloud gibi araçlarla bu onay süreçleri izlenebilir hale gelir, bu da tüm tarafların proje ilerleyişine dair anlık bilgilere sahip olmasını sağlar. Ayrıca, testler ve sertifikasyon süreçleri de bu fazda yer alır. Modelin tasarım aşamasında ve uygulama öncesinde test edilmesi, herhangi bir üretim veya montaj hatasını erken aşamada tespit etmemize yardımcı olur.
Faz-3: Tedarik Üçüncü fazda, tedarik süreci başlar. Burada, malzeme temini, üretim ve kalite kontrolü ile lojistik gibi kritik işlemler dijital sistemlerle izlenir. Tasarım verileri, üretim aşamasına entegre edilir ve üretim seviyesindeki modellerle eş zamanlı olarak ilerlenir. Bu aşamada, tedarik süreci boyunca her şey dijital ortamda raporlanır, böylece malzemelerin teslimat süreci, kalite kontrol verileri ve üretim süreci şeffaf bir şekilde takip edilebilir.
Faz-4: Kalite Kontrolü ve Sahada Denetim Son aşama, kalite kontrolü ve saha denetimi ile ilgilidir. Üretim ve tedarik sürecinin ardından, malzemelerin sahaya ulaşması ve kurulum aşamaları başlar. Bu aşama, dijital süreçlerin sürekli koordinasyon ve raporlama ile yönetilmesini gerektirir. Modelin performansı, şantiyedeki ilerlemeyi izleyen raporlama sistemleriyle takip edilir. Ayrıca, bu aşamada saha denetimi ve kalite kontrolü, dijital formlar ve yazılımlar aracılığıyla yapılır.
Sonuç olarak, bu yol haritası, tüm proje sürecinin dijitalleşmesini ve daha verimli bir şekilde yönetilmesi için bir fikir veriyor. Özelleşmiş tedarikçilerin ve diğer tüm paydaşların dijital süreçlere entegre olması, projenin her aşamasında koordinasyonun artmasına ve şeffaflığın sağlanmasına yardımcı olurken bu süreçlerin her biri, projelerin zamanında ve belirlenen bütçe ile tamamlanmasına katkıda bulunur.
Dijitalleşen Üretim Süreçleri
Tasarım ve üretim arasındaki bağın kopukluğu, genellikle büyük bir sorun olmuştur. Bugün dijitalleşme, bu bağlantıyı güçlü bir köprüye dönüştürüyor. Autodesk Inventor gibi yazılımlar sayesinde, fikirler ve tasarımlar dijital ortamda canlandırılıyor. Tasarımlar sadece görselleştirilmekle kalmıyor; aynı zamanda 3D baskılar ve fiziksel modeller ile test ediliyor. Bu süreç, tasarımın sadece teoride değil, gerçekte de işe yarar olduğunu doğrulamak için kritik bir öneme sahip. Ürünü üretime geçirmeden önce yapılan bu doğrulamalar, hem zamandan hem de maliyetten büyük tasarruf sağlıyor.
Tasarımdan inşaata dijitalleşen üretim süreçleri,
Örneğin, Autodesk Inventor, üretim seviyesinde oluşturulan tasarım verilerini, bünyesinde bulunan BIM Content Environment desteğiyle bir Revit projesine aktarılabilir hale getirmeye yardımcı oluyor. Inventor’da oluşturulan içerik, sadeleştirilerek Revit Family, IFC2x3 dosyaları veya Autodesk Exchange Dosyası olarak birden fazla formatta dışa aktarılabiliyor.
Bu adımlar, karmaşık süreçleri basitleştirirken projeye dahil olan tüm ekiplerin aynı dili konuşmasını sağlıyor. Bu sayede, üretimden sahaya kadar olan yolculuk çok daha pürüzsüz hale geliyor.
Üretim verilerinin dijital ekosistemde yönetilmesi birçok yazılımın entegreli bir şekilde çalışmasıyla mümkün
Büyük projelerde, şeffaflık ve koordinasyon bir lüks değil, bir gerekliliktir. ACC (Autodesk Construction Cloud) gibi araçlar, üretimden montaja kadar tüm süreçleri izlenebilir hale getiriyor. Örneğin, QR kod entegrasyonu sayesinde, malzemelerin üretimden teslimata kadar olan her aşaması kolaylıkla takip edilebiliyor. Bu sistem, herhangi bir gecikme veya hata durumunda hızlı müdahale imkanı sunarken, proje paydaşları arasında güveni artırıyor. Ayrıca, Navisworks ile farklı disiplinler arasında sağlanan koordinasyon, olası çakışmaları erkenden tespit ederek zaman ve maliyet tasarrufu sağlıyor.
Autodesk Construction Cloud ve Power BI entegrasyonu, ham veriyi anlamlı hikayelere dönüştürmekte büyük bir role sahip. Bu araçlar, model performansını, üretim takvimini ve teslimat verilerini analiz ederek projeyi daha verimli yönetmeyi mümkün kılıyor. İşin en güzel yanı ise, bu bilgilerin paydaşlarla kolaylıkla paylaşılabilmesi. Böylece projeler, sadece teknik olarak değil, stratejik olarak da başarıya ulaşabiliyor.
Bugün, özelleşmiş tedarikçilerin dijital süreçlere katılımı, projelerin yalnızca teknik başarısını değil, sürdürülebilirliğini de şekillendiriyor.
Dijitalleşme, aynı zamanda bir kültür değişiminin işaretidir. Artık, her adımın şeffaf olduğu, her disiplinin birbiriyle uyum içinde çalıştığı ve her kararın veriye dayalı olarak alındığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu kültür, sadece projeleri değil, sektörü de ileriye taşıyor.
Geleceğin projelerini hayal gücüyle şekillendirirken, bu hayalleri dijitalleşmeyle gerçeğe dönüştürmek, modern insanın en büyük süper gücü haline geliyor. Projeler büyüdükçe, araçlar da gelişiyor. Ancak ne kadar teknoloji kullanılırsa kullanılsın, bu sürecin arkasında hep insanın hayal etme ve üretme becerisi yatıyor.
Ahmet Ekrem Celikel is a BIM Manager with a civil engineering background and a master’s in Construction Engineering and Management. He has led BIM execution for large-scale projects in the AECO industry and is a founding member of BIM4Turkey, actively promoting digital transformation and innovation in construction. |
Ebru Şahin
denme denem dnededeedme
BIM4TURKEY
cevapladım denemede